FRANKFURT – |Frankfurt’ta ‘Ermeni Soykırımı’ konulu panel gerçekleştirildi. Panel, 26 Nisan tarihinde Frankfurt Halk Evi’nde gerçekleştirildi. Saat 18:00’da başlayan etkinliğe yaklaşık 60 kişi katıldı. Etkinlik, Demokratik Güç Birliğ ve Halk Evi tarafından organize edildi
Etkinlik, moderatörün okuduğu duygusal şiirle başladı. Moderatör, ermeni soykırımının 99. Yılında olduğumuzu ama 199 yıl geçse dahi unutulmayacağını, örgütlü durmazsak bu soykırımları yapanların soykırımlarına devam edeceklerini, bu soykırımlarda sistemin belirleyiciliğinii kavramamız gerektiğini söyledi ve paneli Demokratik Güç Birliği ve Halk Evi adına selamladı. Ardından konuşmasını yapmak üzere sözü Engin Erkiner’e bıraktı
Engin Erkiner konuşmasının başlangıcında, daha az bilinen şeyleri anlatmayı tercih ettiğini ve farklı noktalardan yaklaşacağını söyledi. ‘’Osmanlı’nın topraklarını kaybetmesiyle birlikte birçok ülkedeki müslümanlar göçe zorlanır ve bunlar Anadolu’ya gelirler ve bunların yerleştirilme meselesi gündem olur. Ticaret burjuvazisi Rumlar ve Ermeniler’in elindedir. Refah düzeyi yüksek olan Ermeniler göçe zorlandılar ve göç ettirildiler. Göç sırasında ölümlerin olduğu savunması asılsızdır çünkü ölümlerin esas nedeni yapılan saldırılardır. Ermenilerin kışkırtıldıkları iddiası gerçeğin üstünü örtüyor çünkü osmanlı savaşta taraflardan biri ve tüm müslümanları cihata çağırarak kendisi aynı şeyi yapıyor ama diğer devletlerin yapmaya çalıştığı şeyi soykırım gerekçesi yapıyor. Ayrıca sadece çarlıkla savaş yapılan yerlerden değil tüm Anadolu’dan Ermeniler göç ettiriliyor. Soykırımda devletin ve İttihat Terakki’nin örgütlü gücü yer alırken aynı zamanda Almanyanın’da belirleyici rolü var, hem askeri hem de düşünsel anlamda ortak hareket ettiler ve hatta soykırımcıları eğittiler. Soykırımlar devlet faktörü olmadan gerçekleşemez ama sadece devlet faktörüyle de olmaz, halkın soykırımlara gönüllü katılımı önemlidir ve yapılan araştırmalarda halkın önemli bir kesiminin katılımının olduğu görülmüştür. Toplum psikolojisinin analizi, yaşananların tarihsel geçmişi, nedenlerin araştırılması gerçek anlamda soykırımın analizidir. Türk devletinin soykırımı kabul etmesi çok zordur çünkü kabul ettiğinde resmi tarih çökecektir’’ şeklinde düşüncelerini açıkladı
Ardından sözü alan Seyhan Taşdemir oldukça akıcı bir sunum gerçekleştirdi. ‘’Osmanlıdan cumhuriyete geçiş sırasında bir proje ortaya konuldu. Bu proje yeni ırk, yeni toplum, yeni kan projesiydi. Bu projeyle birlikte toplum yeniden dizayn edildi. Bütü farklılıklar, renkler mümkün olabildiğince temizlendi. Toplum birbirine kırdırıldı. Yaşamlar altüst edildi, toplum psikolojisi, toplum bilinci, toplumun hafızası çökertildi. Büyük bir travma toplumu haline getirildik. Her insanın aile köklerinde bu travmanın izleri var, bu soykırım yaşanmışlığı mutlaka var. Anadolunun her tarafından komşularımızın soykırımının yaşanmışlığı var ve bunları unutmamak lazım. Kendimizi sorgulamamız, kendimizle yüzleşmemiz gerekiyor hem de her anlamda. Biz kimiz, bizim olan şeyler nasıl bizim oldu, biz kendimize ve geçmişimize nasıl yabancı olduk bu kadar. Ermeni soykırımı meselesi günümüzde biraz daha açık konuşulabilen bir konu olsa da halen toplumdda tabu olan bir konudur, hiç kimse konuşmaz, hiç kimse soru sormaz ve hiç kimse cevap vermez. Bilmediğimiz gerçekten çok şey var. Her şehirden, her köyden insanlar nasıl getirildiler, nasıl haydarpaşa garından bindirilip gönderildiler. Kayseri ve Konya’da nasıl hapsedildiler, oralardan göç yolları geçiyordu. Küçücük ermeni kızları büyük travmalar eşliğinde kendi kültüründen tamamem farklı ailelerin yanına yerleştirildiler, orada hem işgücü oldular hem de seks işçisi oldular, o ailelerin tarihleri onlarda saklı kaldı, çocuk doğurdular o ailelerde ve hiç konuşmadılar, hep yas tuttular, hep gizlediler kendilerini. Ya ölmeden hemen önce söyleyebildiler gerçeklerini ya büyük hastalıklar sırasında. Soykırım meselesi büyük bir toplumsal travma konusudur. Yaşamlar yaşam olmaktan çıktı. Soykırımların tarihi, yapısı ortak ve arkasında büyük toplumsal sorunlar bırakıyor tıpkı Ruanda da, Nazi kamplarında, Endonezya, Bengladeş ve daha birçok yerde olduğu gibi. Bütün soykırımlar bizim tarihimiz, biz hepsini hissetmeliyiz, yoksa soykırım karşıtı mücadelenin etkisi olmaz. Yaşanan travmalar ve toplum psikolojisi gerçekten çok önemli. Biz bunları öğrenmeliyiz ve anlamalıyız” şeklinde görüşlerini bildirdi
Yapılan sunumların sonrasında bir ara verildi ve ardından kültür-sanat bölümüüne geçildi. Ermenice ve Türkçe ezgiler seslendirildi. Müzik programının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Soru-cevap bölümünün ardından bir dahaki böylesi etkinliklerde buluşma dilekleriyle panel sonlandırıldı
Ertesi gün KAGEF derneğinde yapılan kahvaltıda panelistlerden Seyhan Taşdemir de bulundu. Yaklaşık 25 kişinin katıldığı kahvaltının ardından yaklaşan 1 mayıs ve Kaypakkaya’yı anma etkinliklerine dair bilgilendirme ve sohbet yapıldı. Sohbetin ardından Seyhan Taşdemir soykırım üzerine kısa bir sunum daha gerçekleştirdi ve istenildiği takdirde herzaman bu tür etkinliklerde bulunacağını, bunu seve seve yaptığını, aslında üstünde durulması gerekenn derin noktalar bulunduğunu, bu noktaların üzerinde ilerki etkinliklerde durabileceğini söyledi